Çok eskiden, çocuklar kendilerini bir yere çarptıklarında, örneğin masa, büyükler masayı dövüp, ağlayan çocuğa "aa bak kuş uçuyor" diyerek, acısını unutturmaya çalışırlardı. Bence eski toprakların gökleri bu denli sevmelerinin bir nedeni de budur. Kuşlardan sonra "Ben sana koşma oğlum/kızım, bak bi yerini çarparsın, canın yanar demedim mi? Senin suçun, ağla dur şimdi" akımı geldi. Ve bu yine bence, dünyanın en karanlık çağına eş bir zamandı.
Artık bazıları evlatlarına giden yolları sanki daha iyi biliyor. Filleri örnek aldıklarını düşünüyorum. Filler sosyal canlılar. Bunların da çocukları oluyor. Diyelim fil bebek ille bir ağaca tırmanmak istiyor. Ona, sen nereye gidiyorsun, denmiyor (sorusuzluk ne güzel). Tersine, etraftaki tüm yetişkin filler hortumlarıyla bebeğe destek oluyorlar. Filler şimdiki zamanın canlıları oldukları için, geçmişle, gelecekle alakaları yok. Bebek ağaçtan düşerse şayet, hortumlarıyla yakalıyorlar. Hepsi bu.