Mittwoch, 15. April 2020

Merhaba Kalpler

Çin’de bir gariplik olduğunu 15 Ocak’ta okudum. Bize çok uzak, hallederler mutlaka, gibi bir şeyler geçti aklımdan. Ürpermiş de olabilirim. Kısa bir zaman sonra başımı bir sağa çevirdim ki İtalya’ya gelmiş. Uçuyor mu yahu bu, dedim. Uçuyormuş. Ardından, Almanya’nın en az suç işlenen şehri diye bildiğimiz yere, resmen buraya geldi. Olamaz, dedim. Oldu, dediler.  
Sonra allahım yarabbim nasıl bir bombardıman! Gökten bilgi yağıyor yağıyor yağıyor. Senaryolar yazılıyor ve bana geliyor geliyor gelecekler. Normal bir günde taş çatlasa iki film izlersin. Ben dışarıdan gelen felaket senaryolarının sayısını kırk elliye çıkardım. Ver bakayım senaryonu, aa çok kötüymüş! Daha kötüsü var mı? Tabii var. Onu da ver. En iyisi komple verin, diyorum. Kompleden sonra yine kompleler geliyor.
İnsan iç organlarını unutuyor. Kalbim, hafızama güm güm hatırlatma yapmaya başladı. Bedenim oturuyor, kalbim koşuyor. Salgını unuttum bu sefer. Kalbe dur da diyemiyorsun, yanlış anlayabilir. Dışarıyla irtibatı kestim. Kalp dinlemeye başladım. Yerini biliyordum, şeklini şemalini hissediyordum, çevresinde olup biteni de duyuyordum. Ben 12 adım attığımda nabzım 120 atıyordu. Hiç bir suretle 27 adım atmayı denemedim.
İçeriyi kontrol etmek dışarıyı kontrol etmekten daha zordu. Ben ve kalbim, kalbim ve ben, o süre boyunca dışarıya karışamadık, geleceğe yolculuk yapamadık, olduk asosyal.
Oturuyoruz ve devamlı oturuyoruz. Bir haftalık oturmayı bir güne sığdırıyoruz. Gıkımı da çıkaramıyorum; çünkü hız yapabilir. O zaman bir günde otur aylarca.
Ben böyle koltuk olmuşken beynim aklıma geldi. Acaba ne yapıyor? Ne halde? Şunu yapıyordu: C ile başlayan her kelimeyi Corona olarak okuyor, sık sık da kelimelerin anlamını değiştiriyordu. Mesela kitapta yazan armut kelimesini savunma kelimesine çeviriyordu. Defalarca armutu hecelere ayırıp okuduğumu bilirim. Yazı yazarken ise her beşinci kelimede bir iki harfi eksik yazıyordu. Kurşun kalem ve silgiyi hızla hayatıma aldım. Ve hatırlamıyordu. Dün ne yedim? Ses yok. Ne eksik, ne alınacak? Ses yok. Ben demin hangi saat için termin verdim? Çıt yok.
Bilgi, kağnı arabasıyla yüzeye çıkıyordu. Bu bana suda da böyle yapacak diyerek masama dolu su bardakları koymaya başladım. Su içtim mi midem?


zü 
ne
so
r.

İlk haftanın bir ayı bu şekilde geçti.