Sonntag, 19. April 2020

Maskeli ya da maskesiz: Bir gün hepimiz öleceğiz




Bunu salgından önce de biliyordum ben. Sonradan şu mu bu mu karışıklığı çıkmasın diye hazırlıklarımı çoktan yaptım. Hedefim, olağanüstü bir şekilde yaşlandıktan sonra sonsuza kadar nurlar içinde yatmaktı. 
Öldüğümde
nereye gömülmek istediğimi,
cenaze masrafları için (yatacak yer/defnetme işlemleri/mendil/kolonya/gül suyu) kenara üç bin Euro ayırdığımı, maddi-manevi borçsuz halimle sözlü ve yazılı olarak beyan ettim.
Hiç bir Allah´ın kulu beni ciddiye almadı.

Geldik Mart 2020ye. Beyanımı aldım elime. Maddelerim hala geçerli mi, değil mi? Ne eklenebilir, ne silinebilir? Mendil-kolonya-gül suyunu çıkardım masraflardan. Sabri lavanta, 400ml 5 Euro, gül suyu en fazla 6 Euro, fakat mililitresi daha az, mendil 2 Euro. Elimde oldu mu 13 Euro. Süper dedim, ben bu parayı en iyisi maskeye yatırayım, ordu kurarım. Eczane evimden 15 adım ötede. Yürüdüm. Çalışanların hepsini tanımama rağmen bu sefer tanıyamıyorum, çünkü örtünmüşler. Maske fiyatını sordum. Üç haftadır maske yok ve ne zaman geleceği bilinmiyor, cevabını aldım. Ya sen aptal mısın da ilk önce fiyat soruyorsun? İyi be, dedim, her türlü soruda belli ki aynı şeyi duyacaktın. İnsanın omuzları çöküyor. 

Bu esnada hükümet, sosyal mesafeyi tutmanın zamanı geldi, dedi. Sağlık sistemimiz ve ekonomimiz katiyen çökmemeli. Tüm eğitim kurumları kapatılacak. Şuralar şuralar da kapatılacak. Hükümet görevini yapacak, birey görevini yapacak. Ekonominin işlemesi için tarihimizde görülmemiş bir yardım paketi hazırladık. Sosyal mesafeyi korumanız lazım. Tokalaşmak artık yürürlükten kalktı, onun yerine bir kaç saniye daha fazla bakabilirsiniz gözlerinize. Maske? Maske salgını önlemez, yok maske maske. Kurallar şunlar ve bunlar, uydunuz uydunuz, uymadığınız taktirde daha ağır kurallar ve yasaklar gelecek. Size iki hafta müddet. İki hafta sonra durumu gözden geçirip insan gibi davranıp davranmadığınıza bakacağız. 
Gözden geçirildik. Hepinize sabrınızdan dolayı çok teşekkür ederiz. Sizden memnunuz. Ancak dışarıda öyle hüryaa halinde dolaşamazsınız, tek başınıza ya da bir aile bireyiyle okey. İzleyeceğiz sizi. Cezalar? Henüz belirlemedik. Bizim sizden daha çok bildiğimiz bir şey yok, biz önümüzdeki duruma ve soruna odaklanıyoruz. Ardından sorunu ortadan kaldırabilecek bir yöntem uyguluyoruz. Normale ne zaman döneceğiz? Size bir tarih verirsek iyi yöneticiler olamayız. Tekrar ediyoruz: Ekonomimiz, sağlık sistemimiz, yaşlılar, sağlık, insan, ekonomi ve teşekkürler. 

Sonra cezalar, cezalarla birlikte ihbarlar geldi. Halk dışarıda olup biteni izlemeye başladı. Bir yerde üç kişi mi gördüler, hemen polise resim ve adres. Polis, bizi darlamayın, bu işlere zabıta bakıyor, dedikten sonra zabıtayı da zabıtaya ihbar etmeye başladılar. Zabıta sosyal mesafeyi korumuyor, zabıta şu ve şu gruplaşmayı gördüğü halde gülümseyerek yanlarından geçip gitti. Bir küçük grup ise sesleniyordu: Siz ne yapıyorsunuz, tarihten hiç mi bir şey öğrenmediniz, zamanında yahudileri de bu şekilde ihbar ettiniz, yoksa Almanya´nın kötü karakteri yeniden mi hortluyor?

Neticede anladık ki artık iki hafta iki hafta yaşayacağız. İki hafta güzel bir süre. Çoğunluk evlere çekildi. Dışarıda uyulması gereken kurallar belli. Açlıktan susuzluktan ölemezsin. Her şey var.  Herkes yaşamak istiyor. Dolayısıyla virüs da yaşamak istiyor. Şu da var tabii: Biz genelde hiç bir siyasi ile şahsi münasebetlere giremiyoruz. Böyle bir alanımız ve ihtiyacımız mevcut değil. Fakat ben, yarın da bir değişiklik olmazsa girecem. Neden bize maske gelmiyor? Bedenimize girmek için ağız ve burun tercih eden bir virüsle karşı karşıyayken, biz neden devamlı tuvalet kağıdı alıyoruz?