Montag, 11. April 2016

Homines

Dikkatimi çeken bir durum var son günlerde: Tanıdığım tüm kadınların nasıl ağladıklarını biliyorum. Erkeklerin ağlama halleri daha ilginç geliyor bana artık.
Hem konuşup, hem ağlayanlar var. Anlamak için can kulağıyla dinliyorum. Ağlarken tıkananlar var. Biraz korkutucu oluyorlar. Hiç konuşamadan, hiç ağlayamadan, olayı hemen eşlerine nakledenlerin çoğu tansiyon hastası. Konuşmanın sonunda ağlayanlara ve bunu kardeşliğe bağlayanlara bakılırsa, senin bizden hariç kocaman bir ailen daha mevcut diyebiliriz. En kolay ve rahat ağlayanlar, nasıl desem, esnek ve şeffaf olanlar. Galiba bunlara rahat kafalı deniliyor. O bizim babamızdır, diyenlere, babam da sizi evladı gibi sever, diyorum. Birine, tam emin olamadığım için, sadece evet dedim. Dolayısıyla, acaba seni sevdiğim gibi sevdiğim biri var mı diye düşünüyorum. Yok. O halde sensizliği telafi edemeyiz. Fakat sıkıntı yok, relax ol sen.
Ama gel.
Hakkında di'li geçmiş zamanla konuşup, gözyaşı dökenlerin hepsiyle iletişim sorunu yaşıyorum, geleceksin, duyacaksın, şaşırma. Refleks değil, üçüncü geçmiş cümlede, bütün bilincimle, küt diye kapatıyorum telefonu kulaklarına. Bizim durum belli, peki sizin tam olarak neyiniz var? Genelde çok sakinim.
Ataerkiller, ahh ve ayy, müthiş güzel ağlıyorlar. Bunu bilmezdim. Hiç birini diğerinden ayırmak istemesem de, en çok onları dinlemeyi seviyorum. Nasıl bir usulluktur ki, illa ki, ben de böyle ağlayabilsem keşke, dersin.