Montag, 4. April 2016

Mektubun var babam

Dilimizin tüm tabularını yıkıyoruz. Bu sefer tabularımız meşru. Gelebilecek adımları, görevlerimizi konuşuyoruz. Baba, eğer kaçınılmazsa ölüm, senin için en güzel vedayı hazırlamak istiyoruz. Fakat baba, sen üzerine alınma. Sonra sırayla ağlıyoruz. Hepimizin aynı anda ağladığına rastgelmedim hiç.
Babamızı ilk defa komadayken gördük. Tam yanına girecektik ki, hazırlamalıyız, artık tek başına başaramıyor, dediler. Aramızda iki duvar vardı. Komaya sokulmak 45 dakika sürüyor. Saat dört gibi. Anlamsız hiç bir şey yapmayan babam için, hiç bir anlamı olmayan bir vakit. Sence de öyle değil mi baba? İki yaşındayken babası ölmüş. Baba olmayı tek başına öğrenmiş bir adam benim babam. Aynısını yapabilen beri gelsin. Tanıdığım en mert adamsın baba. Ama 4 nedir? Sonra takıldık bir hemşirenin peşine, babamın yanına girdik. Bizi duyuyor, dedik. Yine konuştuk. Ellerini tuttuk, alnını okşadık, yanağından öptük. Asla pes etmez, biliyoruz. Pes etme baba.
Ama babasız kalma ihtimalimiz büyük. Aynı anda annesiz de kalmamak için çırpınıyoruz. Ben mesela iki kimlik oluşturdum, annemin yanında müthiş olumlu bir insanım. Aklıma üzülmek gelmiyor, dolayısıyla asla ağlamıyorum. O, içimde kötü bir his yok, diyor. Aslında en iyisini annem bilmez mi? Uzun bir ömür geçirdiler beraber. Geçiriyorlar. Dilerim ki yine geçirsinler. Baba, duyuyor musun?

Şimdi baba, daha gitmek, görmek istediğin yerler var. Kuşlara özeniyorum, dedin. Yattığım yerden onları izliyorum. Ne olur, olmadık yerlere uçma! İçinde kalanları yap, sonra istersen yine gidersin. İnan ki ölmek kaçmıyor. İnsafın bu sefer kendine işlesin. Bir kere de aceleci olmasan? Sonra torunların bekliyor. Onlara verilmiş sözlerin var. Peki, bahçe baba? En sevdiğin uğraşın. Daha çiçekleri alamadık. Hava soğuk dedik, bekleyelim, dedik ama bak hava bugün birden 21 dereceydi. Günlerden pazardı. Yarın her yer yine açık olacak. Acelemiz olmasın. Aceleyle gitme. Çünkü baba seni en çok annem seviyor ve daha uzun süre sevmek istiyor. Ve çünkü baba, anneme ne diyeceğimizi, gidersen nasıl söyleyeceğimizi bilmiyoruz. Büyüklere danışamıyoruz. Meğer büyük bizmişiz. Çok çaresiz kaldık hem. Siz istiyorsunuz diye ölmeyecek miyim yani, diyebilirsin. İşine karışılmasını sevmezsin, biliriz. Ama bize de çok danışırsın sen baba. Lütfen bu sefer de sor. Çocuklar, hanım, gideyim mi, gitmeyeyim mi, ne diyorsunuz, de. Çok kolay baba, çok kolay.